unsal-marka-ve-patent
: Капитальный ремонт крыши. Быстрый ремонт крыши дома своими руками. Стоимость ремонта крыши. Ремонт потолка своими руками. Качественный ремонт потолков в квартире. Ремонт подвесных потолков. Схема подключения котла отопления. Быстрое подключение котла к системе отопления. Подключение батарей отопления схема.
Продажа самодельных вездеходов. Лучшие самодельные мини вездеходы. Устройство самодельных вездеходов. Ванная комната дизайн фото. Красивый дизайн интерьера ванной комнаты. Дизайн ванной комнаты в квартире. Как начать бизнес с нуля. Лучшие идеи малого бизнеса с нуля. Новый бизнес с нуля. Самодельные квадроциклы чертежи. Как сделать самодельный квадроцикл сегодня. Самодельный квадроцикл своими руками. Стяжка пола своими руками. Быстрая и сухая стяжка пола своими руками. Как сделать стяжку своими руками.

Tutuklama Nedenleri

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100-108. maddelerinde tutuklama konusunda hükümler yer almaktadır. Tutuklama bir koruma tedbiridir ve diğer koruma tedbirleri gibi kanunilik ilkesine tabidir. Nitekim koruma tedbirleri kişilerin Anayasa ile korunan temel hak ve özgürlüklerini sınırlandıran tedbirlerdir. Nitekim genel kural kişilerin tutuksuz yargılanmasıdır. CMK’nun tutuklamaya ilişkin hükümleri incelendiğinde 100. maddesinde tutuklama nedenlerinin düzenlendiği görülecektir. Bu maddeye göre kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve tutuklama nedeninin bulunması gerektiği açıkça belirtilmiştir. Bu çerçevede “kuvvetli suç şüphesinin varlığı” ne zaman ortaya çıkar sorusu aklımıza gelebilir. Tutuklama keyfi olarak uygulanabilecek bir tedbir değildir; yukarıda da belirttiğimiz üzere kişinin anayasa ile güvence altına alınan hak ve özgürlüklerini kısıtlamaktadır. “Kuvvetli suç şüphesi” kişinin iddia konusu suçu işlediğini gösteren çok ciddi olguların, yüksek olasılıkların varlığı ile mümkündür. Sadece kuvvetli suç şüphesi de yetmemekte aynı zamanda somut olayda tutuklama nedenlerinin de varlığı gerekmektedir. Tutuklama nedenleri CMK 100/2 de hüküm altına alınmıştır. Buna göre, şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesi uyandıran somut olaylar bulunması halinde tutuklama kararı verilebilir. Öte yandan delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme durumunun gerçekleştiği ya da gerçekleşme ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğu olaylarda da tutuklama kararı verilebilir. Şüpheli veya sanığın tanıki mağdur veya başkaları üzerindeki davranışları da son derece önemlidir. Bu kişileri baskı altına alan veyahut yönlendirici davranışlarda bulunan bir kişinin diğer koşulların da oluşması halinde tutuklanmasın karar verilebilir. CMK’da yukarıda saydığımız hallerde tutuklama nedeninin oluştuğu var sayılabilir denilmektedir. CMK’nun 100. maddesinin (3). fıkrasında bir takım suç tiplerine yer verilerek bu suçların varlığı halinde tutuklama nedeninin gerçekleştiği varsayılmaktadır. Örneğin kasten adam öldürme, işkence, cinsel saldırı, hırsızlık yağma, silahla işlenmiş kasten yaralama gibi suçlar bu şekilde sayılan suç tipleri içinde yer almaktadır. Dolayısıyla tutuklama kararı verilebilmesi için kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedeni bulunmalıdır. Ayrıca unutulmaması gereken en önemli husus da maddenin (4). fıkrasında açıklandığı üzere sadece adli para cezasını veya hapis cezasının üst sınırı bir yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemeyeceğidir. Tutuklama kararı soruşturma evresinde yargıç, kovuşturma evresinde ise mahkeme tarafından verilmektedir. Kişi hakkında verilecek tutuklama kararı sırasında avukatının veya bulunduğu yer barosunun görevlendirdiği avukatın bulunması zorunludur. Avukatın hazır bulunmadığı ortamda tutuklama kararı verilemez. Tutuklama kararı kural olarak şüpheli veya sanığın yokluğunda verilemez. Ancak şüpheli veya sanık kaçak ve yurt dışında ise CMK’nun 248/5. maddesi uyarınca gıyabi tutuklama kararı verilebilir.

Bütün bu anlatılanlar ışığında tutuklama kararının bir koruma tedbiri olduğu, istisnai olduğu ve kanunun aradığı şartların gerçekleşmesi halinde verilebileceği açıktır. Kişi hak ve özgürlüklerinin Anayasa tarafından korunduğu da gözetilerek tutuklama kararlarının keyfilikten uzak kanunilik ilkesine bağlı istisnai olarak başvurulması gerektiği unutulmamalıdır. Nitekim CMK’nun 100/1. maddesinde de açıkça belirtildiği üzere işin önemi, verilmesi beklene ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde tutuklama kararı verilemez. Tutuklama kararı yerine somut olayın koşullarına uygun olması halinde adli kontrol gibi alternatif tedbirler uygulanmalıdır.

Avukat
Görkem ÜNSAL