Tutuklama Kararına İtiraz
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100-108. maddeleri arasında düzenlenen tutuklama bir koruma tedbiridir ve istisnai olarak başvurulması gerekmektedir. Nitekim kural kişilerin tutuksuz yargılanmasıdır. Tutuklama kararı, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının talebi üzerine sulh ceza mahkemesi tarafından; kovuşturma evresinde ise Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re’sen mahkeme tarafından verilmektedir. Soruşturma aşamasında sulh ceza hakimi Cumhuriyet savcısının istemi olmaksızın tutuklama kararı verememektedir. Cumhuriyet savcısı tutuklama talebinde bulunurken gerekçe göstermelidir. Aynı şekilde tutuklama kararını veren mercii de söz konusu tutuklama kararında gerekçe göstermeli; adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağının hukuki ve fiili nedenlerini açıklamalıdır.
Tutuklama kararının istenilmesi halinde şüpheli veya sanık kendisinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir müdafiin yardımından yararlanır. Tutuklama kararına itiraz, söz konusu kararın öğrenildiği (tebliğ/tefhim) tarihten itibaren (7) gün içinde kararı veren merciye yapılmaktadır. Dolayısıyla tutuklama kararları itirazen incelenen kararlardır. Tutuklama kararlarının temyiz konusu olması düşünülemez. Ancak Yargıtay, temyiz aşamasında koşulları var ise tahliyeye karar verebilmektedir.
İtiraz mercileri CMK madde 268’de belirtilmektedir. Buna göre tutuklama kararını veren mercii, itirazı yerinde görür ise kararını düzeltecek; yerinde görmez ise itiraz talebini itiraz merciine iletecek ve bu konudaki incelemeyi itiraz mercii yapacak; karar verecektir. Örneğin sulh ceza mahkemesi tarafından verilen tutuklama kararına karşı itiraz (7) gün içinde kararı veren sulh ceza mahkemesine yapılacaktır. Sulh Ceza mahkemesi itirazı yerinde bulur ise kararını düzeltecek; aksi takdirde talebi incelenmek üzere asliye mahkemesine iletecektir.
Avukat
Görkem ÜNSAL